“Macaristan’ın güneyinde Hırvatistan sınırında kenarında ve Tuna kıyısında küçük bir şehir olan Mohaç, 1526 yılında dünyanın en önemli meydan savaşlarından birine sahne oldu.
Türklerle Macarlar 150 yıldır mücadele ediyorlardı. Bunu sona erdirecek son darbeyi vurmak üzere Kanunî Sultan Süleyman Han önce veziriazamı ve Rumeli Beylerbeyi İbrahim Paşa’yı serhadlere gönderdi. Onun arkasından da yüz bin kişilik bir ordu ile kendisi harekete geçti. Üç ayda Belgrad’a ulaştı. Bu arada İbrahim Paşa Tuna üzerindeki Petervaradin şehrini zaptetti. Macar Kralı Lajos Avrupalı kral ve prenslere başvurarak yardım istedi.
Mohaç sahrasında iki ordu karşı karşıya gelip durdular ve savaş düzenine geçmeye başladılar. Türk ordusunun sağ kanadına Veziriazam İbrahim Paşa, sol kanadına ise Anadolu Beylerbeyi Behram Paşa komuta ediyordu. Yeniçeriler ve kapıkulu askerleri Padişahın kumandasında, merkezde yerlerini aldılar.
Macar süvarilerinin ise bilinen, değişmeyen eski taktiği kullanıyorlardı. Buna göre talimli atlar birbirine bağlı biçimde saldırdıkları zaman karşı cepheyi perişan edebiliyorlardı. Kırk – elli bin kişilik eğitimli süvari kuvvetinin önünde durmak ise gerçekten çok güçtü. Akıncı Beyi Mehmet Paşa oğlu Bali Bey’in tavsiyesi üzerine, Türk Ordusu da yeni bir savaş düzeni aldı. Buna göre ordunun ağırlıkları geride bırakılarak Türk topları birbirine zincirle bağlandı ve aynı anda ateş edecek duruma getirildi. Savaş, 29 Ağustos 1526 Çarşamba günü ikindi zamanı başladı. Kanuni Sultan Süleyman Han tıpkı 1071 Malazgirt Meydan Muharebesi’nde Sultan Alpaslan’ın yaptığı gibi beyaz bir ata binmişti.
Macarların zırhlı süvari birliği tahmin edildiği gibi merkeze hücum etti. Kanatlardaki Türk kuvvetleri plan gereğince iki yana açıldılar, merkezde bulunan yeniçeriler de yavaşça geri çekilerek Macarlar’ın top menziline girmesine imkân verdiler. 300 parçadan ibaret olan Türk topları aynı anda ateş edince Macarlar dağıldı. İki yandan saldırmak için bekleyen Bali Bey ve Hamza Bey kumandasındaki akıncılar da Macarların gerilerine düşüp kaçmalarını önleyerek hücuma geçtiler. Paniğe kapılan Macar bölüklerınin başında Macar Kralı Lajos da vardı. Bu panik sırasında kaybolan kralı cesedi daha sonra bataklıkta (Csele Çayı) bulundu.
Türk topçularının üstün ateş gücü sayesinde Mohaç Meydan Muharebesi sadece iki saat sürmüştür. Bu yıldırım savaşından sonra Türkler Macaristan’ı tamamen zaptetmiş, Güney Avrupa’ya sahip olmuşlardı.”