Türk-Macar Dostluk Derneğinin katkıları ve yönlendirmesiyle Türkiye ve Macaristan Savunma Bakanlıklarının iş birliği neticesinde Gelibolu Yarımadası’ndaki Tarihî Alan Başkanlığı’nda Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi’nde çarpışan Avusturya-Macaristan askerlerinin anısına bir anıt taşı dikildi. Bu münasebetle 25 Ekim 2022 tarihinde düzenlenen açılış törenine Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Macaristan Savunma Bakanı Kristóf Szalay-Bobrovniczky beraberlerindeki heyetlerle katıldı. Macaristan Gelibolu Anıtı’nın açılış töreninde Türk-Macar Dostluk Derneğini Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Emre Saral temsil etti.
Macaristan Gelibolu Anıtı’nın açılışında konuşan Bakan Hulusi Akar, Türkiye ve Macaristan’ın binlerce yıllık dostluk ilişkisinin bulunduğunu anımsatarak, iki ülke arasındaki kültürel ve tarihi bağların ne kadar önemli olduğunu bugün bir kez daha gördüklerini söyledi.
Tarihi ortak şahsiyetlerin, ortak mimari eserlerin bulunduğunu anlatan Akar, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu tarih boyunca bütün coğrafyada gerçekten Türk ve Macaristan iş birliğinin güzel örnekleri sergilendiği sembol faaliyetlerimiz var. Tarihin derinliklerinden gelen bu ilişkilerimizi özellikle Birinci Dünya Savaşı sırasında somut olarak kendisini göstermiştir. Türk Silahlı Kuvvetleri Osmanlı ordusunun 15’inci Kolordusu Galiçya’da, benzer şekilde Macar askerler de burada Çanakkale’de Türk askeriyle omuz omuza mücadele etmişlerdir. Bu tarihteki beraber yaşadıklarımız kederde ve kıvançta bir olmamız, kader birliği etmemiz bugünkü siyasetimizi de belirleyen en önemli etkenlerden biridir. Bildiğiniz gibi mücadelede şehit olanların bir kısmı şu anda Budapeşte Şehitliği’nde yatmaktadır. Hem şahsen gidip yaptığımız ziyaretler sırasında hem aldığımız raporlar çerçevesinde Macar dostlarımızın oradaki şehitliğimize büyük bir titizlikle, büyük bir nezaketle, büyük bir ilgiyle bakmaları ve orayı tertemiz, bakımlı tutmaları için de teşekkürlerimi sunuyorum.”
Akar, Çanakkale muharebeleri sırasında Macar askerlerinin Türk ordusuyla düşmana karşı mücadele ettiğini vurguladı.
Çanakkale’de görev yapan Macar askerlerinin anısı ve Budapeşte’deki Türk Şehitliği’nde yatan 480 askerin Türk-Macar dostluğunun ve iki ülke arasındaki sarsılmaz bağların çok önemli göstergesi olduğunu ifade eden Akar, sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkler ve Macarlar tarihte nasıl bir ve beraber olmuşlarsa bugün de övünç ve güvenle belirtmek isterim ki gerçekten bütün çalışmalarımızda, başta savunma ve güvenlik olmak üzere diğer bütün alanlar dahil çok sıkı bir iş bilincinde olmanın memnuniyeti içindeyiz. Günümüzde hem Macaristan hem Türkiye’nin çevresinde ve bölgemizde meydana gelen risk, tehdit ve tehlikelerin artmasıyla ikili iş birliğimizin çok daha önem kazandığını söylemek yanlış olmaz. Hem birer NATO müttefiki olarak hem de ikili ilişkiler çerçevesinde önümüzdeki dönemde ikili ilişkilerimizin savunma, güvenlik başvuruları ve diğer konularda da her geçen gün giderek artacağına da bütün samimiyetimle inanıyorum. İki ülke arasında bu tarihi bağları bizim unutmamız mümkün değil. Biz bunları her zaman saygıyla anıyoruz. Bu tarihteki yakın ilişkimiz ve yakın bağlarımızı sembolize eden bu anıtın da son derece önemli ve anlamlı olduğunu ve mevcut manevi mirasımıza ilave bir katkı sağladığını da burada belirtmek istiyorum. Tarihimizi hatırlamak, tarihimizi hatırlatmak bakımından önemli ve anlamlı olduğunu değerlendirdiğimiz bu eserin, bu anıtın yapılmasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Kahramanca, omuz omuza mücadele ederek, hayatlarını vatan için, millet için, bayrak için veren Türk ve Macar askerlerini bir kez daha rahmet, saygı ve minnetle anıyorum.” –
Törende iki ülkenin millî marşlarının okunmasının ardından anıta her iki Savunma Bakanı tarafından çelenk konuldu. Tören, “Il Silencio” isimli eserin çalınması ve saygı duruşuyla sona erdi.
KAYNAKLAR: Emre Saral; Anadolu Ajansı
Macaristan Savunma Bakanı Kristóf Szalay-Bobrovniczky’nin Törende Yaptığı Konuşmanın Tam Metni –
“Sayın Bakan, Sayın Büyükelçi, Sayın Korgeneral!
Bayanlar ve Baylar!
Savaşan tüm milletlerin mutlaka kutsal saydıkları yerleri vardır ama bunların kutsallığı dinden kaynaklanmaz. Söz konusu yerler şehitlerin kanıyla, orada gösterilen kahramanlıkla kutsanmış, savaşların seyrini değiştiren cepheler-savaş alanlarıdır Milletlerimizin tarihi birer savaşlar silsilesidir; böylece kahramanlığa saygı duyanlar için ziyaretgah anlamına gelen buna benzer birçok yer vardır.
Bunlar arasında da Birinci Dünya Savaşı’nın devasa savaş alanları öne çıkmaktadır. Ama buna şaşırmamalıyız. Bu alanlardaki çarpışmalar savaşan tarafları en büyük gayretlere zorlamış; dönemin gelişmiş silahları o zamana kadar eşi görülmemiş zayiatlara sebebiyet vermiştir. Çanakkale’nin, Türkler için buna benzer, kutsal bir alan olduğunu çok iyi bilirim.
Burası, daha donanımlı ve yine kahramanca savaşmış düşmana karşı, ecdadına layık şekilde birçok zafere imza atmış Türk askerlerin savaştığı bir alandır. Türkler için Çanakkale ne ise, biz Macarlar için de Doberdo savaş alanı odur. Çanakkale, siperlerdeki çarpışmalarda çekilen eziyetin bir simgesidir ve kendi vatanları uğruna diğer her şeyi bir kenara bırakan Türk askerlerini anma yeridir.
Bu dünyadaki cehennemde nasıl bir savaş yaşandığını biliyorum. Süngü çarpışmalarına, İtilaf savaş gemilerinin ağır toplarına, hava muhalefetine, hastalıklara, çağdaş silahlara ve uygun arazi toplarının olmayışına katlanmak gerekmişti. Askerlerin bir sözü vardır: „Topçular, savaş alanlarının kraliçeleridir ve gemi toplarının çelik fırtınalarına karşı çıkma cüretini göstermek boşunadır!” Böyle bir ortamda Avusturya-Macaristan, zor zamanlar yaşayan Türk askerlerine yardım elini uzatarak onlara top bataryaları yollamıştır.
Gönderilen ağır topların yanında Macar askerler de gelmişler ve Türk silah arkadaşlarıyla omuz omuza çarpışmışlardır. Bu dostluk mücadelesinin hatırası bugün dikilen anıttır. Bu kutsal yerde Türk dostlarının yardımına yetişen ve onlarla beraber eski bir silah arkadaşlığını yaşatan Macar askerlerinin hatıralarını ölümsüzleştirmemize olanak sağlayan Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine şükranlarımı sunarım.
Bizim için bu Macar anıtı, çok daha fazla anlam taşımaktadır. Bu anıt bizlere vaktiyle barış ve karşılıklı saygıyla sonuçlanan eski savaşlarımızı hatırlatıyor. Bize halklarımızın benzerliklerini, uzun birlikteliklerini ve tarihimizin ortak kaynaklarını anımsatıyor. Bizler, Çanakkale’nin haricinde de birbirimize çözülmez kesin bağlarla bağlıyız!
Kahraman askerler, cesaretin şartsız saygısıdır. Milletlerimizin tarihlerinde saklı olan güce ve herhangi bir ön koşul olmaksızın, milletimizin ayakta kalması ve bağımsızlığı için savaşan ecdadımızın izinden gitmemiz gerektiğine inanmalıyız! İçinde bulunduğumuz savaşlar ve krizlerle dolu bu dönemi, halklarımız arasındaki dostluğun yardımıyla atlatabileceğimize de inanmalıyız!
Biz Türk halkına güveniyoruz ve onlar da bize güvenebilirler. Eskilerde somut adımlarda vücut bulan ve uzak geçmişe dayanan köklü kardeşlik duygusu da buna izin verir ve bunu mecbur kılar. Bilindiği gibi, çok sayıda Macar mülteci Osmanlı’ya sığınmıştı. Ayrıca, nasıl ki Macar topraklarında yatan Türk şehitler varsa, ebedi uykularını Türk topraklarında uyuyan Macar kahramanlar da vardır. Mezarların dokunulmazlığı bu karşıklıklı saygıyı da hatırlatır.
Bu anıtın açılışı askerlerimizin cesareti önünde bir baş eğme, dahası anıtın bu anlamlı yerde yer alması ortak tarihimize bir saygı duruşudur. Binlerce kilometre ötede olsak da ruh kardeşliğimiz bu mesafeyi kapatıp yakın ve dostane işbirliğine mükemmel bir temel ve fırsat sunar. İki halk arasındaki saygının ve kardeşliğin daha da derinleşerek böyle devam edeceğini ümit ederim.”
Çanakkale’de Çarpışan Macar Askerler
Avusturya-Macaristan Ordusu’nun çeşitli kollarına mensup sayıları 7 ilâ 12 bin arasında değişen birlikleri başta Çanakkale ve Sina-Filistin olmak üzere savaşın sonuna kadar Osmanlı saflarında savaşmışlardır. Bunlardan yaklaşık iki bini Çanakkale Cephesi’ne gelmiştir. Avusturya-Macaristan topçu bataryaları ilk defa Kasım 1915’te Çanakkale Cephesi’ne düşmanın geri püskürtülmesi amacıyla gelmişler; zaman ilerledikçe Türk topraklarında İzmir Körfezi savunmasına, Türk topçularının yetiştirilmesine, Sina Cephesi’ndeki çarpışmalara katılmışlardır. Yüzbaşı Kamillo Barber’ın kumandanlığındaki 183 askerden oluşan ilk Avusturya-Macaristan bataryası 15 Kasım 1915 tarihinde Uzunköprü, Edirne’ye ulaşmıştır. Kasım ortasında 9 numaralı 24 cm’lik motorlu havan bataryası (k.u.k. 24 cm. Motormörser-Batterie Nr. 9) Çanakkale Cephesi’ne intikal ederek Anafartalar Grubu’nun sol kanadına mevzilendirilmiştir (Suvla Koyu). Havan bataryası, 29 Kasım’da Kanlı Sırt mevkisinde mevzilenen düşman birliklerini vurmaya başlamış ve ciddî zayiata sebebiyet vermiştir. Karl Manouschek’in kumandanlığındaki 36 numaralı 15 cm’lik obüs bataryası (k.u.k. 15 cm-Haubitzerbatterie Nr.36) ise Çanakkale Cephesi’ne 23 Aralık 1915’te intikal etmiş ve Seddülbahir’in karşısındaki Soğanlıdere mevkisine konuşlandırılmıştır. 24 Aralık’taki Noel gecesinde düşman güçlerini dövmeye başlamıştır. Etkili topçu ateşi sayesinde düşman birlikleri 1916 senesi Ocak ayı itibarıyla Gelibolu’dan çekilmiştir.
Anıta İlişkin Bilgiler
Yapımı 2020 yılında tamamlanan Anıt taşı mermerden olup üzerinde sırasıyla Macarca, Türkçe, Almanca ve İngilizce olarak “I. Dünya Savaşında Osmanlı İmparatorluğu ile müttefik olarak Çanakkale Boğazı’nın savunmasında birlikte mücadele eden Avusturya-Macaristan Monarşisi topçu birliklerinin anısına bu anıt, Macaristan Hükümeti tarafından yaptırılmıştır” ifadesi yer almaktadır. Anıtın üst kısmında yer alan rölyefte Çanakkale Cephesi’nde düşmanı bekleyen 30,5 cm’lik bir Škoda topu resmedilmiştir. Rölyefteki sahnede resmedilen top, İstanbul Harbiye’deki Askerî Tarih Müzesi’nde sergilenen ve Hatıra-ı Celâdet (Kahramanlık Hatırası) Topu adı verilen ahşap bir modelden esinlenerek hazırlanmıştır. Rölyefin çerçevesinde aynı zamanda Avusturya-Macaristan Monarşisi’nin sembolü çift başlı kartal da yer almaktadır.