İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bu “15”lik başka bir 15’likti…

Tosun Saral

AVUSTURYA-MACARİSTAN ORDUSU MENSUBU HAVAN VE OBÜS BATARYALARI, OSMANLI CEPHELERİNDE KAYDA DEĞER İŞLER BAŞARMIŞLARDI…

Bu “15”lik
başka bir 15’likti…

 

1

 

Yüzbaşı Manouschek kumandasındaki 15’lik obüs bataryası, Seddülbahir’den sonra İzmir yakınlarındaki Kösten adasının da düşmandan temizlenmesinde yararlılık gösterdi…

Çanakkale savaşlarının bütün devrelerinde müttefikimiz Almanya ve Avusturya-Macaristan ile karadan ve denizden irtibat olmadığı için, bu ülkelerden cephane ithali ve ikmali mümkün değildi. Ordumuz, elinde mevcut stoklarla idare etmek zorunda kalmıştı. Bu da bilhassa topçu atışlarının epey kısıtlanmasını gerektiriyordu.

Almanlar, Çanakkale düşerse savaşın kendi aleylerinde neticeleneceğini takdir ederek Sırbistan’ı ortadan kaldırmaya ve Balkan yolunu açmaya karar verdiler. 6 Eylül 1915’te Bulgaristan’la bir askeri ittifak yaparak Alman General Mackenzen komutasındaki bir Alman ve Avusturya-Macaristan ordusu ile hedeflerine ulaştılar.

Sırbistan yolunun açılmasıyla Kasım ayında nihayet çoktan beri beklenilen Alman ve Avusturya-Macaristan askeri malzemeleri ve topçu cephanesi Çanakkale’deki 5. Ordu’ya ulaştı. Böylece savaşın lehimize sonuçlanması hususundaki ümitler de güçlendi. O zamana kadar Türk topçusu iyi talim ve terbiye edilmiş ve çok güzel atış yapmaktaydı. Ancak, kalitesiz ve az cephane ile ancak sınırlı sonuçlar alınıyordu. Ayrıca, Türklerin elinde havan topu da yoktu. Oysa bu silah, Gelibolu kıyılarına ve yamaçlarına yerleşmiş olan düşmanı vurabilecek en etkili silâhtı. Düz yollu Türk topları düşmana fazla kayıp verdiremiyor, sadece deniz taşıtları ve hücuma kalkan düşman piyadesine karşı etkili oluyorlardı. Škoda Fabrikaları’nın ürettiği havan topları (mörser) ve obüsler (Howitzer) o devrin en rakipsiz silâhlarıydılar.

2Kasım 1915 ortasında ve Aralık ayının başında, Türk olmayan ilk takviye birlikleri Gelibolu’ya ulaştı. Bunlar Avusturya – Macaristan birlikleriydi; bir 24 cm’lik motorlu havan bataryası (K.u.K. 24 cm. Motormörser-Batterie No. 9) ve bir adet 15 cm’lik obüs bataryasıydı (Howitzer Batterie No. 36)… İlki Anafartalar Grubu’na, ikincisi ise (15 cm’lik 36 nolu Batarya) Seddülbahir’de Soğanlıdere’ye yerleştirildi. Her ikisi de düşmanın başına çok işler açtı.

Dokuzuncu Motorlu Havan Bataryası’nın cepheye gelişinden kısa bir süre sonra, 13 ve 14 Aralık 1915 tarihlerinde tamamen Avusturyalılardan oluşan ve Topçu Yüzbaşı Karl Manouschek kumandasındaki bir 15’lik obüs bataryası da Uzunköprü’ye geldi. Bu batarya, (k.u.k 15 cm-Haubitzbatterie Nr 36) esasında 7. Kale Topçusu Alayı’na bağlı idi. Türklerin isteği üzerine bu bataryanın dört adet 15’lik M 14 sahra obüsleri Türk ordusunun emir ve komutasına verildi. Başlangıçta 2. Ordu’dan sağlanan atlarla, 18 Aralık’tan itibaren de 5. Ordu tarafından sağlanan mandalarla gece ve gündüz, kötü iklim ve yol şartları altında, yorucu ve ızdıraplı bir yürüyüşle 23 Aralık 1915 günü, Gelibolu Yarımadası’nda daha önce belirlenen Soğanlıdere’ye ulaşmış; kısa bir keşiften sonra Seddülbahir’de bulunan Fransız ve İngilizler’e 24 Aralık 1915 Noel gecesi ateş açmıştı. 36. Batarya, 9. Batarya’ya nazaran daha tehlikeli bir bölgede bulunuyordu. Hatta, burada başarısız bir düşman hava saldırısına da uğramıştı.

Yüzbaşı Manouschek’in 15’lik 36 numaralı obüs bataryası bir ay sonra, yani 24 Ocak 1916’da, gerek temsil bakımından, gerekse Türk topçu subay ve erlerinin eğitilmesi açısından, İstanbul’a hareket emri aldı. Batarya, 27 Ocak 1916’da Akbaş iskelesinden Alman şilebi Kerkyra’ya yüklendi ve 2 Şubat günü İstanbul’a ulaştı. (Bu konuda, Av-Mac. Askeri Ataşesi Pomianskowski, “1916 Şubatı’nda Gelibolu Yarımadası’ndan hareketle Uzunköprü’ye ulaştı. Oradan da trenle İstanbul’a sevkedildi” diye yazarak farklı bir bilgi sunmaktadır.) Enver Paşa da, bataryayı 7 Şubat 1916 günü ziyaret ederek kutlamıştı.

Batarya daha sonra Irak cephesine yollanmak istendi ise de, ulaşım güçlüğü ve cephane sevkiyatının zorluğu göz önüne alınarak bu düşünceden vazgeçildi. Bunun üzerine, 30Mart 1916 tarihinde bataryanın 5. Ordu’ya bağlı kalarak İzmir’e sevki kararlaştırıldı. Bu arada, iklime uyum sağlayamadığı için hastalanan iki subay ve 108 topçu eri, Nisan 1916’da yurtlarına geri gönderildi. Geri kalan iki Türk subayı ve 108 mürettebatla Yüzbaşı Karl Manouschek topçu eğitimi vermeye devam ediyordu.

İzmir limanına hâkim olan Kösten Adası (Uzun Ada), önceden İngilizlerce işgal edilmiş, İzmir Limanı ise Türkler tarafından mayınla kapatılmıştı. İngilizler Kösten Adası’na topçu yerleştirmişler, bir uçak hangarı kurmuşlar ve adanın batı tarafındaki küçük adalarda devamlı kalan savaş gemilerinin korunması için mayın ve ağlar koymuşlardı. Düşman monitörleri Uzun Ada’nın kuzeydoğu sahiliyle Menemen Körfezi arasında durarak İzmir’in eski istihkâmlarını, yani Yenikale’yi ve oradaki irtibat bataryalarını düzenli olarak ateş altına alıyordu. Aynı şekilde İzmir’den Urla’ya sahil boyunca giden şose yol sık sık dövülüyor; oradaki binalar ve köprüler tahrip ediliyor; gündüz gelip geçme engelleniyor veya durduruluyordu. Hatta, ahalisinin tamamına yakını Rumlardan oluşan Urla kasabası bile bir kaç defa gemi ateşine maruz kalmış ve hasara uğramıştı. Kasabadan yaklaşık 3 km uzaklıktaki Küçük Urla Limanı’nda bulunan birçok Türk deniz aracı ateşle batırılmış ve limandaki bir kaç ev de devamlı tehlikeden dolayı sahipleri tarafından en sonunda mecburen boşaltılmıştı.

Kösten Adası’nın (Uzun Ada) öncelikle İngilizlerin elinden alınması gerekiyordu. Bu nedenle, Güney Grubu emrine verilen ve Seddülbahir’de yerleştirilen Topçu Yzb. Manouschek komutasındaki 15 cm’lik obüs bataryası (Haubitzbatterie Nr.36) İzmir’e sahil savunması için gönderildi. Batarya İzmir’e sevk için 8 Nisan 1916 günü yine Kerkyra vapuruna yüklendi ve ertesi gün Bandırma limanına ulaştı. Oradan da trenle İzmir’e sevk edildi. 17 Nisan 1916 günü batarya İzmir Körfezi’ni korumaya hazırdı.

5 Mayıs 1916 sabahı saat 03’00’te toplar Kösten’de düşman gemilerinin demirlediği yerden 7,5 km mesafede bulunan ve Karaburun adı ile bilinen dağ çıkıntısına çıkarıldı. 5 Mayıs 1916günü gerek Kösten’den ve gerek uçaklar tarafından görülmemeleri için çok önemli hazırlıklarla gizlendiler ve 5/6 Mayıs 1916’da mevzi aldırıldı. 6 Mayıs 1916’da ateş baskını başladı.

Bir düşman torpido muhribi o anda bir keşif görevinden dönmekteydi ve adanın kuzeybatı tarafında demirlemiş olan iki monitörün yanında bulunuyordu. 30 numaralı monitor çeşitli isabetler aldı. İsabetlerin biri cephanelik kısmına rastladığından büyük bir patlama oldu. Ve gemi yavaş yavaş kıyıya vurarak tamamiyle parçalandı. Diğer monitor ise isabet alarak yoğun duman bulutları içinde çekildi. Hemen harekete geçen ve şiddetle ateş açan torpido muhribi ise körfezi terk ederek Midilli yönüne gitti.

Asıl mesele, bu topçunun himayesi altında, son zamanlarda üzerinde çadırlı ordugâhla bir havaalanı bulunan Kösten Adası’nı zapt etmekti. Düşman gemileri bu olaydan sonra, Midilli Adası’yla geceleyin sık sık irtibatta bulunan bu adanın limanında uzun müddet kalmaktan çekinmeye başlamıştı. Kösten Adası’na çıkarma yapmak için hazırlık Gülbahçe Körfezi’nde yapıldı. Bu hazırlıklar nedeniyle, tabiidir ki, biraz zaman geçti. Sonunda, 4 Haziran 1916 gecesi çıkarma teşebbüsünde bulunuldu. Ancak, sandallardan oluşan Türk filotillası Kösten Adası’nın güney ucuna askeri çıkardığı zaman anlaşıldı ki, ada İngilizler tarafından tahliye edilmişti. Uçak hangarları olduğu gibi bırakılmış, feda edilmişti. Kösten Adası işgal edildi ve tarafımızdan adanın tepelerine bataryalar yerleştirildi. Bundan başka Karaburun’un kuzey tepesine ve karşı taraftaki Menemen sahilinin ucuna da ayrıca topçu yerleştirilerek İzmir’in dış körfezinin girişi de kapatıldı. Bu şekilde bundan sonra İzmir ve civarındaki tahkimatın düşman tarafından ateş altına alınması imkânsız hale getirildi.

Kösten Adası, bu harekattan sonra savaşın sonuna kadar Türklerin elinde kalmıştır. Cesaretle uygulanan bu hareketin başarıya ulaşması, komutan olan Alman Binbaşı Lierau ile onun sadık yardımcıları ve bu arada özellikle Alman Bahriye Üsteğmeni Missuweit, Alman Üsteğmen Deisenger ve Avusturya-Macaristanlı Yüzbaşı Manouschek’in gayretleri ile gerçekleşmişti. Aynı şekilde, birçok Türk subayı da burada cesaretleri ve becerikli hareketleriyle başarının kazanılmasına hizmet etmişlerdi. Osmanlı resmî bildirisi bu cesurca olayı, kısaca birkaç sözcük ile duyururken Türkiye’de Almanca olarak yayınlanan tek gazete olan ”Osmanischen Lloyd” gazetesi de haberi şöyle yazılmıştı: “Madde 5 – Kafkasya: Kösten Adası tarafımızdan işgal edilmiştir.”

Kösten Adası’nın fethi tamamlandıkdan sonra Yüzbaşı Manouschek iki kısma ayrılmış olan bataryasını tekrar birleştirdi, 29 Haziran 1916’da kıyıyı koruma görevi yapmak için Mordoğan’a hareket etme emri aldı. Harbiye Nezareti, Manouschek Bataryası’nın topları ve malzemeleriyle birlikte Kafkas Cephesine gönderilmesini Viyana’dan istemişti. Bu istek kabul edildiğinden toplar ve malzemeleri Türk ordusuna devredildi. 28 Haziran ile 25 Ağustos 1916 günleri arasında İzmir’de Yüzbaşı Lechle kumandasında bir topçu eğitim birliği tarafından eğitilen Topçu Yüzbaşı Kemal Efendi komutasındaki Türk topçuları bataryayı malzemeleriyle birlikte 1 Eylül 1916’da teslim aldı. Bu andan itibaren bataryanın adı “9. Osmanlı Ağır Obüs bataryası” olarak değişti. Boşta kalan Manouschek ve mürettebatı da İstanbul’a döndüler, Ekim ayı başında yeni toplar ve malzemelerle donatıldılar. Bu sırada Romanya ile savaşa tutuşulduğundan, batarya Romanya cephesinde görevlendirilen 26. Türk Tümeni emrine verildi ve 1-3 Aralık 1916 tarihlerinde Romanya cephesine hareket etti.

Bataryanın Romanya cephesindeki hizmeti 8 ve 12 Haziran 1917 tarihlerinde trenle İstanbul’a yapılan sevkiyatla son buldu. Batarya, İstanbul’dan Kerkyra vapuruna yüklenerek önce Bandırma’ya sonra da Çanakkale’ye gönderildi ve 27 Haziran’da, Bozcaada (Tenedos) karşısında, Anadolu kıyısında, Kumburnu’na intikal etti. Bu intikalin nedeni Bozcaada’yı top atışlarıyla taciz etmekti. 4 Temmuz 1917 günü Türk 10,5’luk obüs bataryalarıyla beraber açılan ateşten takriben iki saat sonra iki İngiliz torpidobotu gelerek karşı ateşe başladı. Taraflar arasında bir süre topçu düellosu devam ettiyse de İngiliz torpidoları çekilmek zorunda kaldılar. Ertesi gün HMS Juno kruvazörü bir monitörle gelerek mevzilerimizi top ateşine tuttu. Karşılıklı topçu düellosu 8 Temmuz’a kadar sürdü. Bu arada Bozcaada’daki telsiz istasyonu top atışları sonucunda tahrip edildi.

Manouschek’in bataryası 1918 yılı içinde de hiç bir şey yapmadan bulunduğu yerde kaldı. Bu boşta kalış Manouschek’i sıktığından Filistin cephesinde savaşan diğer Avusturya-Macaristan topçularına bir katkı sağlamak amacıyla birçok defa Filistin’e gönderilmesi isteğinde bulundu. Mareşal von Sanders Paşa da bu isteğe olumlu bakıyordu. Ancak nakil isteği Osmanlı Harbiye Nezareti tarafından uygun bulunmadı. Batarya, 1918 yılının Ekim ayında İstanbul’a çağrıldı ve 27 Ekim 1918’de Avusturya-Macaristan Euxina Kumpanyasına ait Stella isimli vapura yüklenerek Kırım’da bulunan Odessa’ya hareket etti. Odessa’dan da yurduna geri döndü.

KAYNAKÇA
1- JUNG, Peter – Der K.u.K. Wüstenkrieg – Österreich-Ungarn im Vorderen Orient 1915 – 1918, Verlag Styria, 1992, s.48
2- POMIANKOWSKI, Joseph – Der Zuzammenbruch Des Osmanischen Reiches, Erinnerungen An Die Türkei Aus Der Zeit DesWeltkriges, 1928 , s.256
3- SCHWEDER, Paul – Im Türkischen Hauptquartier, (Çanakkale Cephesinde Türklerin Genel Karargâhında), Eşref Bengi Özbilen (çev.), Yeditepe Yayınları, İstanbul, 2012 s. 57-60.
4- SANDERS, Liman von – Türkiye’de Beş Sene, Çev. Şevki Yazman, Burçak Yay. s.142-146
5- POMIANKOWSKI – age., s 257.
6- JUNG – age., s.142. .