İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yazıların kategorisi: “Haberler”

Kanuni’nin kalbini ararken kayıp Türk kasabasını buldular

Kanuni Sultan Süleyman’ın kalbinin ve iç organlarının Macaristan’da nereye gömüldüğü yüzyıllardır tartışma konusu. Macar bilimadamları altın leğende gömüldüğü söylenen kalbi ararken, Zigetvar yakınlarındaki Üzüm Tepesi’nde kayıp bir Osmanlı kasabasını keşfetti. Kanuni’nin geçici mezarı olan türbeye çok yaklaşıldığı açıklandı.


Kanuni Sultan Süleyman 1526’da, yani tahta çıkışının henüz 6’ncı yılında Mohaç zaferiyle Macaristan kapılarını açarak Avrupa’da “Muhteşem” diye anılmaya başlamış, 40 yıl sonra döndüğü bu ülkede Zigetvar kalesinin fethinden bir gün önce, 6 Eylül 1566’da hayata gözlerini yummuştu.

Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa, Şehzade Selim gelip tahtı devralana kadar binbir oyunla padişahın ölümünü vezirlerden bile 48 gün gizledi. Kanuni’nin naaşı, İstanbul’a bozulmadan taşınabilmesi amacıyla tahnit edildi (geçici olarak mumyalandı). Söylenceye göre bunun için kalbi ve iç organları çıkarıldı, misk ve amberle yıkanıp altın bir leğenle gömüldü. Naaş ise, geçici olarak defnedildiği otağ-ı hümayun (saltanat çadırı) içindeki yatağın altından, İstanbul’a götürülmek üzere alındı. Ama hızla çürüyen iç organlar geride kaldı.

123 YIL SONRA O TÜRBE YIKILDI

Oğlu II. Selim, organların gömüldüğü yere 1573-1577 yılları arasında bir türbe yaptırdı. Türbeyi 25-30 silahlı muhafız korusa da Osmanlı’nın sınır boyundaki bu mekan sık sık saldırıya uğradı. Gücünü kaybeden Osmanlı 1689’da bölgeden çekildi. 1693 yılında Avusturyalılar türbeyi yağmalayıp yıktı. Bölgedeki bir tepede (Turbek) bulunan Szüz Maria Kilisesi’nin papazı 1913’te Avusturya-Macaristan ile aynı safta Dünya Savaşı’na girmeye hazırlanan Osmanlı’ya “Kanuni’nin türbesi buradaydı” diye dostluk mesajı verdi. Oysa bu kilisede sadece Osmanlıların kullandığı tipte tuğlalardan yapılmış eski bir bölüm bulunmuştu. Binayı Kanuni’ye bağlayan tek delil bile yoktu.

ŞAŞIRTICI BİR YERDE

En az 120 yıldır süren bilimsel araştırmalarda sona geliniyor. Orijinal türbenin yeriyle ilgili son bulgular dün TSİ 18.00’de Zigetvar’da Macar yetkililerce açıklandı. TİKA Başkanı Serdar Çam da kürsüdeydi.

Araştırmayı yürüten ekibin başındaki Peç Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Norbert Pap imzalı bildiriye göre 8 ay süren son çalışmalarda Kanuni’nin geçici mezarı aranırken “şaşırtıcı bir yerde, çok sürpriz bir keşif yapıldı.” Kanuni’nin kampının kaleye 3 km uzaklıktaki Turbek’te (Türbe) değil, bundan 2 km. daha kuzeyde, bugünkü Zsiboti Ut kasabasının bulunduğu bölgedeki Szölöhegy’de (Üzüm Tepesi) olduğu saptandı.

Pap toplantıdan sonra Hürriyet’e yaptığı açıklamada şunları söyledi:

MİNİ BUZ ÇAĞI İÇİN BİLGİSAYAR MODELLEMESİ

“O dönemde bölgede yaşanan Mini Buz Çağı nedeniyle, yollar, ormanlar, akarsular, bugün sandığımızdan çok farklıydı. Biz bilgisayar modellemeleri kullanarak o dönemin coğrafyasını yeniden yarattık. Geçen nisanda bu bölgedeki bir bağda tesadüfen Osmanlılara ait bir kalıntı bulundu. Kazıları bu bölgeye yoğunlaştırdık. Şimdiye kadar yapılan yüzeysel incelemeler dahi bu bölgede kaybolmuş bir Osmanlı kasabası keşfetmemize yetti. Yüzeyin hemen altında Osmanlı evlerinin temellerini, Türk seramiklerini, gümüş bir madalyonu, hali vakti yerinde bir halka işaret eden porselen gibi lüks malzemeleri çıkardık. Türbe temellerinin kendisini henüz bulamadık ama bu bölgede olduğunu düşünmek için artık yeterince delil var. Nitekim zamanında türbenin yanında cami, mevlevihane ve kışla da yapılmış, bunlar palanka ile çevrilmiş. Sonradan iki mahalle büyüklüğündeki Turbek dediğimiz bu kayıp yerleşim Halveti dervişlerince yönetilmiş. Son keşifler bu kayıp kasabayı bulmuş olabileceğimizi gösteriyor. Sıradışı bu yerleşimin kaynağı olduğunu sandığımız türbeyi bulmak için kazıları sürdüreceğiz.”

Hürriyet orada
SON keşfin yapıldığı bölgeye dün Türk medyası ve hatta Türk bilim adamlarından önce Hürriyet gitti.

Önce Zigetvar kalesinin 5 km kuzeyindeki Zsiboti Ut kasabasında bir üzüm bağında, Osmanlılara ait bir nöbetçi kulesinin kalıntıları bulundu. Buranın birkaç yüz metre kuzeyindeki yamaçtan kale de görülebiliyor. 1913’ten beri dillere pelesenk olan kilisenin bulunduğu yerin kaleyi görmeyen, askeri açıdan elverişsiz bir noktada bulunması dikkat çekiyor. Yeni saptanan mevki; keşfedilen kalıntılar, savaş alanına hakim bir noktada olmasına karşın top menzilinin dışında kalması gibi nedenlerle padişahın çadırı ve dolayısıyla geçici kabri için daha muhtemel bir yer gibi görünüyor.

Hedef 2016’ya kadar bulmak

KAZI ekibinin başındaki Macar uzman Erica Hancz, “Kilisenin altından türbeye dair hiçbir buluntu çıkmadı. Türbenin artık burada bulunmadığına eminiz” diye konuştu. Hancz, Hürriyet’e, “Şimdi bu yeni bölgeyle ilgili çok sayıda arşiv belgesini taramak, gerekli izinleri alıp bağ evlerinin yakınında kazı yapmak gerekiyor. Kanuni’nin ölümünün 450. yıldönümü olan 2016’ya kadar türbeyi bu bölgede bulacağımıza inanıyorum” dedi.

Türk bilim insanları o kadar emin değil… Ya izler süpürüldüyse…

TÜRK bilim insanları sonuçlardan o kadar da emin değil. Dün sempozyum, hararetli tartışmalar yaşanacağı anlaşılınca basına kapatıldı. Macarlar, Türk akademisyenlere önceden bilgi verilmediği suçlamasına, “Bilgi verdik. Örneğin duayen tarihçi Prof. Halil İnalcık daha üç hafta önce buradaydı. Keşif onu çok heyecanlandırdı” yanıtını verdiler.

Türk heyetindeki bir uzman, Hürriyet’e, “Macarlar kilisenin altında türbe olmadığını kanıtlamaya çalışıyor. Bu sonuca varmak için daha fazla araştırma yapmak gerek. Bölge alüvyonla dolmuş. Bunlar temizlenip türbenin temeli aynı yerde, kilisenin altında aranmalı” dedi.

Macar kazı ekibinin çalışmalarına doğrudan katılan tek Türk akademisyen olan İstanbul Üniversitesi’nden sanat tarihi uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Elcil ise sonuçları Hürriyet’e şöyle değerlendirdi: “Kilisede türbeye dair bir iz bulunamadığı doğru. Ama ben bu aşamada ‘Türbe orada değildir’ diyemem. Bunu demek için türbenin kalıntılarının bir başka yerde bulunması gerekiyor. Sonuçta türbe kilisenin olduğu yerde yapılmış, ama tüm izleri daha sonra süpürülmüş de olabilir.”

TİKA’dan destek

TİKA Başkanı Serdar Çam, Hürriyet’e dün Zigetvar’da açılan Türk Evi’nde şunları söyledi: “Başbakanlar arası protokol gereği ortak değerler bilimsel veriler doğrultusunda araştırılıyor. Kanuni Sultan Süleyman Hazretleri’nin türbesi zaten İstanbul’da. Buradaki noktanın belirlenmesi bu anlamda çok önemli değil. Ama Macar uzmanlar başka bir yer tespit ederse, biz onun araştırılmasına da yardım ederiz. Önemli olan burada ortak anılara saygı gösterilmesi. O da zaten yapılıyor.”

Peki Kanuni’nin kalbi nerede?

Bu soru cevaplanmasa da Budapeşte ELTE Üniversitesi Türkoloji profesörü Geza David şöyle diyor:

“Ahmed Feridun Bey, Sokullu’nun sır katibidir. Kanuni’nin ölümüyle ilgili her şeye otağda tanıklık etmiştir. Tüm detaylardan Zigetvar Seferi tarihinde bahsetmesine rağmen iç organ meselesine hiç değinmemiş. Bu, zaten Müslümanlığa göre normal değil. Bu da olay yerinde olmayanların sonradan uydurduğu bir detay olabilir. Evliya Çelebi asılsız birçok yerel söylentiyi seyahatnamesine almıştır. Bugün-yarın bulunabilecek olan altın leğen değil, ilk türbenin temeli.”

Boşnak Başkan’ın dedesi çözdürdü

Araştırmanın üç kilit ismiyle, Mohaç ile Zigetvar’ın ortasındaki tarihi Peç şehrinde dün gece bir restoranda buluştuk: 2010’da İstanbul ve Essen ile birlikte Avrupa Kültür Başkenti olan Peç’in Belediye Başkanı Janos Kolovics, bir Türkolog olan Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Dr. Janos Hovari ve Dr Norbert Pap.

Son keşif için önemli bir tarihi belge ise karşımda oturan Başkan Janos Kolovics’in büyük dedesinden gelmiş… 1737’de 80’li yaşlarında olan Boşnak asıllı Ferenc Kolovics, Kilise ile bir mülkiyet anlaşmazlığına düşmüş. Kolovics’in o dönemde mahkemeye sunduğu belgede, bundan 150 yıl önce Zigetvar’da Osmanlı vakfı olan binaların listesi de var. Dolayısıyla Kanuni’nin türbesinin de neredeyse adresi veriliyor.

BÜYÜKELÇİ: HEDEF 22’NCİ YÜZYIL

TİKA da geçtiğimiz günlerde Osmanlı arşivlerine göre türbenin muhtemel koordinatlarını Macar uzmanlara iletti. Tüm bunların Kanuni’nin kalbinin gömüldüğü yeri, bir anlamda ikinci kabrini bulmaya yetip yetmeyeceği bugün şekillenecek. Ama bir İstanbul beyefendisinin Türkçesi ile konuşan ve Belediye Başkanı Kolovics’i “Sancak Beyi Ferenc Bey” diye tanıtan Büyükelçi Janos Hovari, çok daha önemli bir noktaya parmak basıyor:

“Biz Zigetvar’da Türk Evi’ni, yakında restore edeceğimiz Süleyman Camii’ni ve Osmanlı kalesini 100 yüzyıllık projeler olarak düşündük. Bunlar bizim ortak tarihimiz. Çanakkale Savaşı’nda Türk Boğazları’nı savunan ve Budapeşte yapımı olan en büyük top da öyleydi. Tekirdağ’daki, Kütahya’daki Macar müzeleri de öyle. Biz uzun zaman önce savaşan, ama ondan da uzun süredir kardeş olan, benzer bir dil ve geçmişe sahip iki milletiz. Bunlar bizim anılarımız, bizim hikayemiz. TİKA ile beraber bu anılara sahip çıkma, onları ihya etme işine daha yeni başlıyoruz. Hedef 22’nci yüzyıl….”

KAYNAK: Hürriyet, 21 Eylül 2013

Budapeşte Yunus Emre Türk Kültür Merkezi hizmete girdi

Kazakistan’dan İngiltere’ye, Azerbaycan’dan Güney Afrika Cumhuriyeti’ne kadar pek çok ülkede Türk dili ve kültürünü öğretmek, Türkiye’yi tanıtmak amacıyla merkezler açan Yunus Emre Enstitüsü, Türk Kültür Merkezleri’nin 32’ncisini Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de dün açtı.


UNESCO dünya kültür mirası listesinde yer alan Andrassy Caddesi üzerinde yer alan ve altından Avrupa’nın ilk metrolarından tarihi Milenyum Metrosu’nun geçtiği Yunus Emre Türk Kültür Merkezi, 1882 yılında inşa edilen ve Macar Bilimler Akademisi’ne ait olan tarihi binanın 1’nci ve 2’nci katlarında hizmet verecek.

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ile Macaristan İnsan Kaynakları Bakanı Zoltan Balog’un açılışını yaptığı merkezde, Türkçe derslerinin verileceği sınıflarla, çeşitli kültürel aktivitelerin yapılacağı sergi, kokteyl ve konferans salonları yer alıyor.

Türk kültürünün ve medeniyetinin en güzel simgesi Yunus Emre’nin ismini Budapeşte’de yaşatacak olan merkezin açılışında konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Çelik, merkezin Türkiye’deki kültürel diplomasi faaliyetlerinin en önemli durağı olacağının altını çizdi.

Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinin, aynı zamanda bir Macar Kültür Merkezi olduğunu belirten Bakan Çelik, iki ülke arasındaki tarihi, kültürel bağlara ve dostluğa dikkati çekti.

Dünyanın neresinde bir Yunus Emre Kültür Merkezi varsa, bunun bir Türk kültür merkezi olduğu kadar aynı zamanda da bir Macar kültür merkezi olduğunu vurgulayan Bakan Çelik, “Çünkü bu merkezde öğrettiğimiz Türkçenin, bu merkezde Türkçe olarak yaptığımız faaliyetlerin oluşmasına katkıda bulunan pek çok Türkolog Macar kökenlidir.” dedi.

Türk halkının, tarihte Macarların özgürlük mücadelesine verdiği desteğe dikkat çeken Ömer Çelik, şöyle devam etti: “Macar halkının faşizme ve komünizme karşı özgürlük mücadelesinin hatıralarını taşıyan ve Sayın Bakan Zoltan Balog’un Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Terör Müzesi’nin hemen yanında büyük ve anlamlı bir şekilde yükseliyor Yunus Emre Kültür Merkezimiz. Yan binada Macar halkının özgürlüğünü çalmaya çalışan faşizmin ve komünizmin hatıraları; bu binada ise Macar halkının özgürlük mücadelesine her zaman destek vermiş olan biz Türklerin hatıraları var.”

Bakan Çelik, “Türkiye’nin her zaman Macar halkının ve Macar devletinin yanında kardeşlik duyguları ile olacağını bilmenizi isteriz. Buradaki eserlerimize sahip çıkan, mezarlarımızı, anıtlarımızı koruyan Macar halkına ve Macar devletine ebedi kardeşlik duyguları ile saygılarımı sunuyorum.” sözleriyle konuşmasına son verdi.

KAYNAK: Cihan Haber Ajansı, 13 Eylül 2013

Bakan Çelik, Galiçya Cephesi Şehitliği’ni ziyaret etti

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Macaristan gezisi sırasında Galiçya Şehitliği’ni ziyaret etti.


Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in, Budapeşte Yunus Emre Kültür Merkezi’nin açılışını yapmak için gittiği Macaristan’daki ziyaretleri devam ediyor.

Macaristan gezisi boyunca, Gül Baba Türbesi, Budin Kalesi, Arnavut Abdurrahman Abdi Paşa’nın mezarı gibi Osmanlı izleri taşıyan mekanları gören Bakan Ömer Çelik, bugün de Estergon Kalesi ve Budapeşte Galiçya Cephesi Şehitliği’ni ziyaret etti.

GEZİNİN İKİNCİ GÜNÜNDE BAKAN ÇELİK’İN İLK DURAĞI TARİHİ ESTERGON KALESİ OLDU

Estergon hakkında detaylı bilgiler alan Bakan Çelik, daha sonra Budapeşte’de bulunan Türk Şehitliği’ni ziyaret etti. Şehitlikte düzenlenen anma töreninde kısa bir konuşma yapan Bakan Ömer Çelik, şunları söyledi:
”Dünyanın neresine gidersek gidelim şehitliklerimiz bizim manevi coğrafyamızın ufuklarını belirliyor. Siyasi sınırlarımızın çok ötesindeki şehitliklerimiz, manevi coğrafyamızın sınırlarını, ufuklarını ortaya koyan mekânlar. Burada da Galiçya Cephesi şehitleri var. Burada dikkat ederseniz 17 yaşında, 18 yaşında, 20 yaşında şehitler, dünyanın bu ucuna gelmişler, vatan topraklarını korumak için şehit düşmüşler. Türkiye’den buraya kimin yolu düşse, bu şehitliğe geliyor. Onların aziz hatıraları önünde saygılarımızı sunuyoruz, rahmet diliyoruz.
Dikkat ederseniz, bu şehitlikte bile, coğrafyamızın her bölgesinden, isimlerinin başındaki baba isimlerinden başka şeylerinden belli olduğu gibi, coğrafyamızın her bölgesinden şehit var. Onun da ötesinde Müslüman isimleri var, Gayrimüslim isimleri var. Bir ülkenin çocukları, bir ülkenin kardeş çocukları buralarda, ortak değerler uğruna hep beraber bu topraklarda koyun koyuna yatıyorlar.

”MACARİSTAN’IN HER YERİNDE ANILARIMIZ HATIRALARIMIZ VAR”

Gül Baba Türbesi’nden Arnavut Abdi Paşa mezarına kadar, yine bu şehitliğe kadar Macaristan’ın her yerinde anılarımız var, hatıralarımız var. Bunların hepsinin bu derece iyi korunmuş olmasından da çok mutluyuz.

Mezarlıklar bizim için, geçmiş hatırlattığı kadar bugünü ve geleceği de hatırlatıyor. Sadece şu mezar taşlarında, medeniyet coğrafyamızın her tarafından gelen isimler, aslında bizim bütün bir bölgeye, bütün bir coğrafyaya hangi ufukla bakmamız gerektiğini bir kere daha gösteriyor. Hepsi koyun koyuna burada dört bir bucaktan gelmişler, Galiçya Cephesinde birleşmişler ve burada ebediyete kadar inşallah huzur içerisinde uyuyacaklar.”

Bakan Ömer Çelik, daha sonra şehitlik defterini imzaladı ve şehit mezarlarına çiçek bıraktı.

Kaynak: Hürriyet – 14 Eylül 2013

Merinos AKKM’ye Macar heyetten övgü

Budapeşte ile Bursa arasındaki işbirliğini artırmak amacıyla kente gelen Macar heyet, ziyaret ettiği Atatürk Kongre Kültür Merkezi’ni (Merinos AKKM) oldukça dikkat çekici bulduklarını bildirdi.


Macaristan’ın Türkiye Büyükelçisi Dr. Janos Hovari ve Budapeşte Belediye Başkanı Istvan Tarlos, Atatürk Kongre Kültür Merkezi’ni (Merinos AKKM) gezdi.

Tesislerin işletim, yönetim ve salonları hakkında bilgi alan Macar heyet, Fuar Alanı, Osmangazi Salonu, Orhangazi Salonu, Hüdavendigar Salonu, Yıldırım Bayezid Salonu ve Büyük Teras’ı gezerek Merinos AKKM Genel Koordinatörü Semih Pala’dan bilgi aldı.

39 AYDA 2 BİN 200 FAALİYET

Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilen ve yönetilen Merinos AKKM’nin Türkiye’nin en yoğun ve aktif kullanılan kongre ve kültür merkezi olduğunu belirten Pala, 39 ayda 2 bin 200 faaliyete ev sahipliği yaptıklarını, 2 milyon kişi hareketi oluştuğunu ifade etti.

Tesislerin işletim, yönetim ve salonları hakkında bilgi veren Pala, bugüne kadar birçok önemli programa ev sahipliği yaptıklarını anlattı. Ziyaretten büyük memnuniyet duyduklarını söyleyen Macar heyeti ise, Merinos AKKM’deki mevcut sistemi oldukça dikkat çekici bulduklarını dile getirdi.

DR. HOVARİ’YE PLAKET

Heyet, daha sonra Kongre Kafe’de bir süre oturarak yetkililerle sohbet etti. Ziyaretin sonunda Merinos AKKM Genel Koordinatörü Semih Pala, Büyükelçi Dr. Hovari’ye günün anısına plaket verdi.

KAYNAK: Bursa Olay Gazetesi – 12 Eylül 2013

Bakan Çelik’ten Gül Baba ziyareti

Külltür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, Budapeşte Yunus Emre Kültür Merkezi’nin açılışı için gittiği Macaristan’da, Osmanlı’nın kültürel miraslarını ziyaret ediyor.


Macaristan’da Gül Baba ismiyle yaşatılan ve hem Macarlar hem de Türkler tarafından sevilen Gül Baba’nın türbesini ziyaret eden Bakan Çelik, dua ederek türbe defterini imzaladı.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde Bektaşi babası, derviş ve şair olarak bilinen Gül Baba’nın Anadolu geleneğini birlik, beraberlik ve sevgiyle yoğurarak Balkan halklarının gönlünde taht kurduğunu belirten Bakan Çelik, onun manevi varlığının insanlığı sonsuza kadar aydınlatacağını söyledi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik, türbe defterine yazdığı notta Gül Baba’nın sarığındaki gül, elindeki tahta kılıç ve tatlı diliyle yeniçerilerin piri olarak şahadet mertebesine ulaştığını kaydetti.

BAKAN ÇELİK’İN MESAJI

Anadolu’nun geleneğini birlik, beraberlik ve sevgiyle yoğurarak; sadece Macar halkı değil, bütün Balkan halklarının gönlünde taht kurmanızdan onur duyuyor, size olan saygımızı sunmak için manevi huzurunuzda bulunuyoruz.

Sarığınızdaki gül, elinizdeki tahta kılıç ve tatlı dilinizle yeniçerilerin piri olarak şahadet mertebesine eriştiniz.

Gül kokulu cenazeniz büyük hükümdar Kanuni Sultan Süleyman’ın omuzlarında taşındı.

Mekke’ye gidemeyen hacı adayları türbenize yüz sürüp, hac farizasını yerine getirdiklerini saydılar.

Bugün böylesine münezzeh bir şahsiyetin maneviyatını hissetmekten kıvanç duyuyoruz. Manevi varlığınız, sonsuza kadar insanlığı aydınlatmaya devam edecektir. Ruhunuz şad olsun. Allah Rahmet Eylesin. 

GÜL BABAYA SAYGI MİLLETİMİZİN HÜRMETKÂR KARAKTERİNİ YANSITIYOR

Fakir bir derviş ve milletimizin de karakterini gösteriyor. Ne zaman Türk devlet adamları, akademisyenleri, hocaları, sıradan vatandaşlarımız buraya gelseler, burada fakir bir dervişin huzuruna çıkıyorlar ve asırlar boyunca hürmetlerini sunuyorlar.

Fakir bir dervişin önünde her zaman devletimiz ve milletimiz saygı duruşunda bulunuyor. Bu da devletimizin ve milletimizin manevi kodlarını, manevi genetiğini ve bir derviş karşısında devletin ve milletin nasıl boyun eğdiğini, hürmet ve saygıyla esas duruşta durduğunu gösteren, milletimizin karakterini yansıtan çok önemli bir özellik.

Türkiye’yi yönetenler, Türkiye’ye öğrenci yetiştirenler, Türkiye’de herhangi bir şekilde kanaat önderi olanlar yüzyıllar sonra bile fakir bir dervişin huzurunda tekrar saygılarını arz ediyorlar.

Bakan Çelik, Gül Baba türbesi ziyaretinin ardından, Budin Kalesi’nde son Osmanlı Valisi Abdurrahman Arnavut Abdi Paşa’nın mezarını ziyaret etti.

Mezar taşına Macarlar tarafından yazılan “Kahraman bir düşmandı, rahat uyusun” ifadesi ile ilgili olarak değerlendirme yapan Bakan Çelik, “Bu, Macarların büyük ve şerefli bir millet olduğunu gösterir” dedi.

KAYNAK: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 12 Eylül 2013

Kayseri’de Macaristan Fahri Konsolosluğu açıldı

Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Hovari “Açılan bu konsoloslukla beraber iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gelişeceğine inanıyorum.” dedi.


Kayseri’de Macaristan Fahri Konsolosluk Ofisi açıldı.

Bir iş merkezinde faaliyete geçirilen ofisin açılışında konuşan Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Janos Hovari, iki ülke arasındaki ilişkilerin özellikle son yıllarda gelişmekte olduğunu söyledi.

“Açılan bu konsoloslukla iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gelişeceğine inanıyorum” diyen Hovari, “Osman Bey, zaten uzun zamandır iki ülke arasında dostluk kuruyordu. Bu görevi de en güzel şekilde yerine getireceğini biliyorum ve başarılar diliyorum” şeklinde konuştu.

Fahri konsolos Osman Şahbaz ise Orta Avrupa’nın önemli ülkesi Macaristan ile Orta Anadolu’nun köklü bir kültüre ve tarihe sahip şehri Kayseri arasında kültürel, ticari, turizm ve akademik ilişkileri en üst seviyeye taşımak için çaba sarf edeceğini anlattı.

İki ülke arasındaki ilişkilerin kısa süre içinde geliştiğine dikkati çeken Şahbaz, şöyle konuştu:

“Geçen temmuz ayında başlayan iletişim sayesinde ilişkiler inanılmaz derecede ilerledi. Şehirler kardeş oldu, üniversiteler işbirliği yapmaya başladı. Türkiye ile Macaristan’ın pek çok ortak noktası var. Macaristan, Tük iş adamlarına ve yatırımcılara çeşitli cazip yatırım imkanları sunuyor. Bugüne kadar zaten iki ülkenin ilişkilerinin gelişmesi yönünde çalışıyordum. Bundan sonra da devam edeceğim. Kayseri’nin yanı sıra Nevşehir, Kırşehir ve Niğde şehirleri de konsolosluğun sorumluluk bölgesinde olacak.”

Açılışa Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, Vali Yardımcısı Davut Haner, Hovari ve Şahbaz ile Macaristan’ın İstanbul Başkonsolosu Gabor Kiss ve davetliler katıldı.

Kaynak: AA – 12.9.2013

Yunus Emre Türk Kültür Enstitüsü Budapeşte’de açıldı

Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de Yunus Emre Türk Kültür Merkezi açıldı.


Kazakistan’dan İngiltere’ye, Azerbaycan’dan Güney Afrika Cumhuriyeti’ne kadar pek çok ülkede Türk Dili ve kültürünü öğretmek, Türkiye’yi tanıtmak amacıyla kurulan Yunus Emre Enstitüsü, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’deki Türk Kültür Merkezi’nin açılışını Turizm ve Kültür Bakanı Ömer Çelik, Macaristan İnsan Kaynakları Bakanı Zoltan Balog birlikte yaptılar.

Başkent Budapeşte’nin 6. bölgesinde Andrassy caddesindeki 2 katlı binanın açılış kurdelesini bina kapısı önünde kesen Türk ve Macar bakanlar daha sonra merkeze geçtiler.

Macaristan’da yaşayan Türk vatandaşlarının yanı sıra Macar medyasının da yoğun ilgi gösterdiği açılışa, Macaristan eski Parlamento Başkanı Katalin Szili, Macaristan eski Kültür Bakanı İstvan Hiller olmak üzere birçok Macar siyasetçi katıldı.

Yunus Emre Enstitüsü, 2009 yılında Bosna Hersek’te açılan ilk Yunus Emre Türk Kültür Merkezinin ardından, geçen 4 yıllık süre içerisinde 30’un üzerinde merkez sayısına ulaştıklarını söyleyen Bakan Ömer Çelik, “İki kardeş halkın atılan bu adımla birbirine daha da yaklaştığını, bugün burada bizim için çok önemli olan kültür merkezinin açılışını yapıyoruz. Sayın bakana şunu söylemek istiyorum. Dünyanın neresinde bir Yunus Emre Kültür Merkezi varsa, bu merkez aynı zamanda Macarların da bir kültür merkezidir” ifadelerinde bulundu.

Kültür Bakanı Çelik, bu merkezde Türkçe yapılan faaliyetlerin oluşmasına katkı sağlayan pek çok Türkoloğun Macar kökenli olduğunu, kendilerini saygıyla selamladıklarını söyledi.

Bakan Çelik, Türk Kültür Merkezi’nin Macar halkının faşizme ve komünizme karşı özgürlük mücadelesi veren, Macar bakanın da yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Terör Müzesi’nin hemen yanında açıldığını, yan binada Macar halkının özgürlüğünü çalmaya çalışan faşizmin ve komünizmin hatıralarının olduğunu, bu binada ise her zaman için Macar halkının özgürlük mücadelesine destek veren Türklerin hatıralarının olacağını kaydetti.

Bakan Çelik, bugünün kendisi için çok ilginç ve önemli bir gün olduğunu, burada bir hemşehrisinin bulunduğunu, kendisinin Türk değil Macar olduğunu belirtti. Bakan Çelik, kendisi gibi Adanalı olan ve 23 Mart 1930 yılında Adana’da doğan hemşehrisi Klari Devai hanımın ailesinin 1924 yılında Türkiye’ye geldiğini ve 10 yıldan fazla Türkiye’de yaşadıklarını, dolayısıyla sadece ortak kültüre ait izleri değil ortak hemşehrilerin de Macaristan’da bulmasının mümkün olduğunu kaydetti.

Bakan Çelik İHA’ya yaptığı açıklamada, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Andrassy Caddesi’nde açılan Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nin iki halkın kaynaşmasına katkıda bulunacağını söyledi.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan’ın Zigetvar şehrinde aranan iç organlarıyla ilgili de konuşan Bakan Çelik, bu konuda bilim adamlarının somut bir olguya rastlamaları durumunda Türk devleti olarak gereken adımların hızlı bir şekilde atılacağını açıkladı.

KAYNAK: İHA 12 Eylül 2013