BUDAPEŞTE – Türk Macar İşadamları Derneği’nin (TÜMİŞAD) organize ettiği bir toplantıda Macarlar, Yunus Emre’nin felsefesini şiirleriyle anlatıp, ilahilerini okudu. Kopuz sanatçısı ise Türk Halk Müziği eserlerini hem çaldı hem seslendirdi.
Budapest Ramada Plaza Hotel’de gerçekleştirilen etkinlikte ELTE (Eötvös Loránd Tudományegyetem) Üniversitesi Türkoloji Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ramadan Doğan bir tasavvuf şairi olarak Yunus Emre’yi anlattı. Macaristan’ın komünist rejimle idare edildiği dönemden beri Türk Halk Müziğine gönül veren eğitimci ve kopuz sanatçısı Kobzos Kiss Tamás ise Türk-Macar müziği, besteleri hakkında bilgi verdikten sonra Kopuz eşliğinde Aşık Veysel ve Pir Sultan Abdal’dan türküler söyleyip Yunus Emre’den ilahiler okudu. TÜMİŞAD Başkanı Osman Şahbaz ise İngiltere, Japonya, Romanya gibi yurtdışında 26 ülkede faaliyet gösteren ‘Yunus Emre Kültür Merkezi’ne Macaristan’da acil ihtiyaç olduğunu söyledi.
TÜMİŞAD Başkanı Osman Şahbaz, dernek olarak bu zamana kadar genellikle ticari ve ekonomik toplantılar düzenlediklerini bu sefer, kültür ve sanat ile edebi eserler üzerine konuşacaklarını söyledi. Ortak Macar ve Türk Kültürel hayatın zenginliklerini bugün hep birlikte bir kısmını paylaşacaklarını aktaran Şahbaz, “Yunus Emre ‘Ben gelmedim dava içün benim işim sevgi içün, Dostun evi gönüllerdir gönüller yapmaya geldim.’ Kavga için değil, sevgi için geldiğini; dostun evi gönüller olduğu için yalnız ve yalnız gönüller yapmaya geldiğini ne güzel dile getirir… Dünyanın 26 ülkesinde Türkiye’ye ait Yunus Emre Vakfı, kaliteli kadrosuyla faaliyetler göstermekte. İspanyol Servantes Entitüsü, Alman Goethe Enstitüsü, Amerikan Kültür Merkezi, İngiliz Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Polonya Kültür Merkezi var. Olmalı da! Bunların yanında büyük Türkiye’nin kültür merkezi de oluyor artık. Başbakan Yardımcısı Sayın Bekir Bozdağ’ın bu yıl içerisinde Yunus Emre Kültür Merkezleri’nin sayısının artacağını söylemesi bizleri mutlu ve bahtiyar etti. İnşallah, bu yıl içerisinde Budapeşte’ye de Yunus Emre Kültür Merkezi açılır. Macar ve Türk halkının böyle bir kültür merkezine ziyadesiyle ihtiyacı var. Budapeşte’ye de böyle bir kültür merkezi yakışacaktır.” dedi.
Dr. Ramadan Doğan da konuşmasında Yunus Emre’yi şiirlerinden yola çıkarak anlatmaya çalıştı. Öğrencisi David Görfy de konuşmayı Macarcaya çevirdi. Şeyhine kırk yıl boyunca, odunun bile eğrisini getirmeyen Yunus’da ‘doğruluğun’ âdeta bir sembol hâline geldiğini; ‘Eğriliği koyasın doğru yola gelesin/Kibr ü kini çıkargil erden nasib alasın.’ mısraları ile dile getiren Doğan şöyle konuştu: “Denilebilir ki, bütün ahlâkî değerler Yunus için insanı gerçeğe ulaştıran, ahiret yolunda birer vasıtadır. Yunus’a göre Allah sevgisi, ancak ve ancak doğrulukla kazanılacağını ise ‘Kimde kim doğruluk var Hak Çalap anı sever/ İki cihâna yarar ol erin sermâyesi.‘ dizeleriyle dile getirir. Bu durumda insanların tutacağı yol doğruluk yolu olmalıdır. Bu yola girebilmek için ise Yunus’a göre kibir, gurur ve kinin gönülden çıkarılması gerekmektedir. ‘Risâletü’n-nushiyye’ isimli öğütler kitabının temelini âdeta doğruluk üzerine bina eden Yunus Emre, son sözünü yine doğruluk üstüne söyler; ‘Âşıktır doğruluğa doğru canlar/Doğruluğu bulur dostu sevenler.’ Gıybetin kötülüğüne karşı yine doğruluğu tavsiye eden Yunus, zamanın vefasızlığı karşısında acı duyar ve doğru bir dost için canını bile feda etmekten çekinmediğini; ‘Zamâne vefâları cefâ gelir Yunus’a/Bir doğru yâr bulıcak fidâ kılur cânını.’ şeklinde dile getirir.
İslâm’ın ilk emri ‘oku’ kelimesi Yunus Emre’de gerçek anlamına kavuşur. Ona göre okumak, ilim tahsil etmek, cahilliği yok etmek; insanın kendini bilmesi ve tanıması demektir; zira insanoğlu kendini tanıdığı andan itibaren cehaletten kurtulmuş, gerçek sırra ermiş olur: ‘İlim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir/Sen kendini bilmezsin bu nice okumaktır.’ bunu en güzel şekilde ifade eder.
Birlik ve beraberlik ilkesi Yunus’un şiirlerinde sıkça işlenen konular arasındadır. Bu ilke, huzur içinde yaşamak isteyenlerin dayanak noktası, hattâ devletlerin hayatını sürdürmesi için en önde gelen şartlardandır: ‘Birisen birliğe gel ikiyi bırak elden/Bütün mana bulasın sıdk u iman içinde.’
İlahileri yüzyıllardır Türk insanının ağzından düşmeyen Yunus Emre, birçok şairimize de ilham kaynağı olmuş, yolundan gidilmiş, taklit edilmiş ve şiirimizde bir ekol olmuştur.
‘Yetmiş iki millete bir göz ile bakmayan/Halka müderris olsa hakikate âsîdir.’ diyerek, milletlerin; mezhep, din, ırk ayrılığı yüzünden birbirini yediği bir devirde, 72 millete aynı gözle bakmayı dile getirir.
Yunus’un kullandığı dil, 13. ve 14.yüzyıl Türk halk dilinde yaşayan Türkçedir. Bu dil o kadar sade ve güzeldir ki, aradan 700 küsur yıl geçmesine rağmen, Türk milleti sürekli artan bir sevgi ile onu okumaktadır. Onun unutulmaz güzellikteki şiirleri her Türk evlâdının dudaklarında ve hafızasındadır. Onun şiirleri âhenk, anlam, mecaz, duygu ve düşünce zenginliği yüklüdür. Âhenk bakımından hiçbir özentisi olmadığı hâlde düşünce ve duyuşlarını olabilecek en güzel, en kısa deyişlerle söylemek sırrını bulmuştur. ‘Döğene elsiz gerek/Söğene dilsiz gerek/Derviş, gönülsüz gerek/Sen derviş olamazsın.’ dörtlüğü bunu en güzel şekilde ifade eder.
Yunus Emre’nin şiirlerini incelediğimizde onun hayat görüşünün ana çizgilerini şöyle buluruz; Yunus, yoksulu zenginden, Müslüman’ı kâfirden ayırmaz. ‘Bir kez gönül yıktın ise bu kıldığın namaz değil/Yetmiş iki millet dahi elin yüzün yumaz değil.”
O, Allah diyârına sıla özlemi duyan, Allah’ı katıksız, samimi bir gönülle seven bir Hak âşığıdır diyen Doğan; “Yunus, tasavvuf ruhunu kalıplardan çıkarıp hareket hâline getiren ve hayatın içine karıştıran bir şâir olduğu gibi, kelimelerden Süleymaniye kurmuş bir dil mimarıdır.’’ Ramadan Doğan konuşmasının sonunda ud ile ‘Şol Cennetin Irmaklarını’ çalmaya çalıştı.
Kobzos Kiss Tamás ise konuşmasında Türk halk müziğinin iki yüzyıl önce Macaristan’da hatta tüm Avrupa’da çok popüler olduğunu söyledi. ‘Odam Kireç Tutmuyor’ türküsünü seslendiren Tamás, Béla Bartók’un 55 yaşında Anadolu’yu karış karış dolaşarak ortak kültürümüzün parçaları olan halk türkülerini derleyip toparladığını ve bugün bizlere kazandırdığını aktarıp adından, Bartok’un derlediği Osmaniye türküsü olan ‘Kızlar Toplandı Mezara’ ezgisini kopuz eşliğinde okudu. Balassi Bálint ve Türk şiirlerinden oluşan ‘Gerekmez bu dünya sensiz’ türküsünü seslendirdi. Ardından Estergon Kalesi türküsünü seslendirmeden tüm Türklerin bu türküyü beğendiğini ve söylediğini vurgulayarak türküyü okudu. Tamás, daha sonra Aşık Veysel’den ‘Uzun İnce Bir Yoldayım’ türküsünü okudu. Aşık Veysel’i 1983 yılında tanıdığını ve ailesinden bir parça gibi gördüğünü ifade eden Tamás, Sivas Banaz yöresinin ‘Gel Benim Sarı Tamburam’ türküsünü de seslendirdi.
Etkinliğe T.C. Büyükelçiliğinden, Nilgün Oran, Yaşar Ergün, Budapeşte Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Balázs Balogh, Szeged Üniversitesi, Altayistik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mária Ivanics, TÜMİŞAD yönetim kurulu üyesi Mete Atuğ, Orient Group CEO’su Mehmet Öztürk, Czuh Janos, Vegh Roland, Iskola Orchidea’dan Efkan Ünlü, Ali Mercan, Uj Harmınia’dan Olajos György, Fadıl Başer, Tarık Tekeş, Tasnadi Edit, Turgut Mermertaş, Szenttamási Nóra, Bettina Hajnal, Selin Erbil ve öğrenciler katıldı.
Kaynak: Cihan – 28.05.2012