İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türk Macar Dostluk Derneği

Vefat

Üyelerimizden, bir dönem Yönetim Kurulu üyeliği görevinde de bulunmuş olan Sayın Abdülkadir Ersoy’un vefat haberini öğrenmiş bulunmaktayız. Derneğimizin 1990’lı ve 2000’li yıllarda gerçekleştirdiği etkinliklerde önemli katkıları olmuştu. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.

Türk-Macar Dostluk Derneği

Büyükelçi Viktor Mátis Hungaroloji Anabilim Dalını ziyaret etti

Macaristan Büyükelçisi Viktor Mátis 11 Aralık 2023 Pazartesi günü Ankara Üniversitesi DTCF Hungaroloji Anabilim Dalını ziyaret ederek öğretim elemanları ve öğrencilerle buluştu. Hungaroloji Öğrenci Topluluğunun davetiyle Türkiye-Macaristan Dostluk Antlaşması’nın 100. Yıldönümü münasebetiyle gerçekleştirilen bu nezaket ziyaretinde ilk olarak Fakülte Dekanı Prof. Dr. Levent Kayapınar tarafından kabul edilen Mátis ve anabilim dalı öğretim elemanları 100. Yıldönümü kapsamında yapılabilecek olası projeler üzerine fikir alışverişinde bulundular.

Ardından, Büyükelçi Mátis öğrencilere hitaben Macar Hükûmet Burslarını tanıtıcı bir konuşma yaptı. Hungaroloji Anabilim Dalı öğrencileri de Macarca şiirler okuyarak Büyükelçi’yi ağırladılar.

Fotoğraflar: Foto Nebi ve İLEF Foto Atölyesi

İki Dünya Savaşı Arasında Türk-Macar Diplomatik İlişkileri (1920-1945) kitabının tanıtımı Budapeşte’de yapıldı

29 Kasım 2023 tarihinde Macaristan‘ın başkenti Budapeşte‘de bulunan Vinikli Kafe’de Péter Kövecsi-Oláh ve Emre Saral‘ın İki Dünya Savaşı Arasında Türk-Macar Diplomatik İlişkileri (1920-1945) isimli kitabının tanıtımı yapıldı.
Emre Saral, Gábor Fodor ve Péter Kövecsi-Oláh
Enstitümüzün meslektaşlarından ve HUN-REN Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bilimleri Enstitüsü Türkoloji Araştırma Grubu Başkanı Gábor Fodor‘un moderatörlüğünde yazarlar, kitabın kapsadığı dönemin özelliklerini, I. Dünya Savaşı sonrasında iki ülkenin kalkınma modellerinin farklı yorumlarını sundular. Yaklaşık 50 davetlinin katıldığı kitap tanıtımının sonunda katılımcılar, tanıtılan kitabı ve Beşeri Bilimler Araştırma Merkezi tarafından yayınlanan Türkiye konulu diğer yayınları satın alma fırsatı buldular.
Kitabın Ön Kapağı

Kitap Hakkında

Yeni Türk Devleti, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları üzerinde kendini nasıl yeniden teşkilatlandırdı? “Türklerin babası” Mustafa Kemal Atatürk biz Macarları nasıl görüyordu? II. Ferenc RákócziLajos Kossuth ve Miklós Kállay‘ın ortak noktası nedir? Macar misyonerler laik bir devlette Müslüman yaşamını nasıl görüyorlardı?

Bu kitapta okuyucu, bir Macar ve bir Türk tarihçinin, Péter Kövecsi-Oláh ve Emre Saral‘ın yorumlarıyla Türkiye Cumhuriyeti‘nin ilk çeyrek yüzyılının -Macar yönleri de dâhil olmak üzere- kapsamlı bir resmini elde edebilir.

Kaynak: https://tti.abtk.hu/hu/ (Çeviri: Hungarolog Onur Şahin)

Muğla’da Türk-Macar İlişkileri Sempozyumu Düzenlenecek

23-25 Kasım 2023 tarihlerinde Türk-Macar diplomatik ilişkilerinin kurulmasının 100. Yıldönümü münasebetiyle Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde uluslararası bir sempozyum düzenlenecektir. Prof. Dr. Melek Çolak’ın başkanlığında Türk-Macar İlişkileri Araştırma Merkezi (TÜMACAM) tarafından düzenlenecek olan sempozyuma farklı disiplinlerde alanının uzmanı Türk ve Macar uzmanlar katılacaklar. Sosyal ve kültürel programla da zenginleşecek olan programa Kültür Bakanlığı, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akrabalar Topluluğu Başkanlığı gibi devlet kurumları ile Sıtkı Koçman Vakfı gibi kuruluşlar da desteklemektedir.

Sempozyum resmî sayfasını ziyaret etmek için tıklayınız

Sempozyumun detaylı programı için tıklayınız

Derneğimize Büyük Onur: Emre Saral’a Macar Altın Liyakat Nişanı

Türk-Macar Dostluk Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Emre Saral, çağdaş Türk-Macar ilişkileri, özellikle Macaristan’ın XX. yüzyıl başı Türk tarihinde oynadığı rolü açığa çıkarıcı araştırmalar ve bunu yayıcı faaliyetler, ve iki ülkenin kültür ilişkilerinin geliştirilmesinde oynadığı etkin rolün tanınmasından dolayı “Magyar Arany Érdemkereszt (Macar Altın Liyakat Haçı)” Nişanı ile taltif edildi.

Nişan, 13 Ekim 2023 Cuma akşamı Macaristan Büyükelçiliği Rezidansı’nda yapılan bir törenle Macaristan Cumhurbaşkanı Katalin Novák adına Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Viktor Mátis tarafından kendisine takdim edildi. Törende kısa bir konuşma yapan Büyükelçi Mátis, Saral’ın iki ülkenin ikili ilişkileri için çok fazla çaba gösterdiğini söyledi ve 2013 yılında “Macar Liyakat Şövalye Haçı” ile ödüllendirilen babası İsmail Tosun Saral’a da atıf yaparak Saral Ailesi’ni “iki liyakat nişanına sahip tek Türk aile” olarak nitelendirdi. Büyükelçi, Türk-Macar Kültür Yılı olarak ilan edilen 2024’te iki ülke arasında yoğun bir kültür programı olacağını hatırlatarak konuşmasını tamamladı. Macaristan Ticaret Ataşesi Dr. Péter Kövecsi-Oláh tarafından özgeçmişi okunan Saral ise nişanın kendisine takdim edilmesinin ardından kısa bir konuşma yaparak bu başarısını bu yıl evliliklerinin 50. yıl dönümünü kutlayan anne ve babasına ithaf ettiğini söyledi.

Doktorasını 2016 yılında Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsünde “Türkiye-Macaristan İlişkileri (1920-1945)” başlıklı tezle tamamlayan Saral, halen aynı kurumda görev yapmaktadır.

Saral’ı tebrik eder, başarılarının devamını dileriz.

Macar Altın Liyakat Haçı

Macar Liyakat Haçı, ilgili kanun uyarınca “ulusun hizmetinde, ülkenin kalkınmasının desteklenmesinde, anavatanın çıkarlarının ilerletilmesinde ve evrensel insani değerlerin zenginleştirilmesinde üstün ve örnek faaliyetlerin takdir edilmesi için Macar vatandaşlarına ve yabancılara” verilir. Altın, gümüş ve bronz olarak üç türü vardır. Sivil ve askerî olmak üzere iki ayrı kategoride verilir. İlk defa İkinci Dünya Savaşı’nın ardından 1946 yılında verilmiş; rejim değişikliğini takiben 1991 yılından itibaren nişan üzerinde değişikliğe gidilmiştir. 42 mm çapında genişleyen şeritli bir haçtan oluşan Altın Haç’ın sapları arasında stilize bir defne çelengi (2 mm) bulunmaktadır. Yine bir defne çelengi ile çevrili merkezi alanın ön yüzünde 1990 Macaristan Cumhuriyeti arması, arka yüzünde ise “1946/1991” yılları yer almaktadır. Haç, altın kaplamadır.

János Hóvári’nin Cenaze Töreni Gerçekleşti

Macaristan’ın eski Ankara Büyükelçisi, Türk Konseyi Budapeşte Temsilciliği Koordinatörü, tarihçi, Türkolog Dr. János Hóvári , 6 Ağustos 2023’te 68 yaşında hayatını kaybetmişti. Merhumun cenaze töreni 9 Ekim 2023 tarihinde Budapeşte’deki Farkasrét Mezarlığında gerçekleştirildi.

Cenaze töreninde, Yakın dostu, tarihçi, Türkolog Prof. Dr. Pál Fodor da bir veda konuşması yaptı:

“Sevgili yas tutan topluluk!

János Hóvári’yi övme, doktora tezini eleştirme, doğum gününü kutlama fırsatım oldu. Ama hiçbiri bugünle kıyaslanamaz. Bir insan, kalbinin yarısı kopmuş gibi yaşadığı ve onu düşündüğünde hemen ağlamaya başladığı arkadaşının (savaşçı yoldaşı) aramızdan ayrılışı hakkında beş altı dakika içinde ne söyleyebilir? Bu büyük ve iyi adam hakkında söylenmesi gerektiğini düşündüğüm şeyleri başlıklar halinde sıralamaya karar verdim.

İlk kelimem: Mesafeler. János, Somogy’de küçük bir köyde doğdu ve oradan başlayarak hem gerçek hem de mecazi anlamda inanılmaz mesafeler kat etti. Önce Kaposvár’a, sonra Budapeşte’ye, sonra da dünyanın dört bir yanına… O, bu ülkeye pek çok adanmış yetenek kazandıran geleneksel, eski Macar kırsalının bir elçisidir. Ve unutmayalım: Bu mesafeleri, bugünkünden bin kat daha zor olduğu bir zamanda aştı.

İkinci ve Üçüncü Kelimelerim: Misyon ve Azim. Vásárhely’deki askerlik görevimiz sırasında zaten belliydi: János doğuştan bir halk adamıydı (homo politicus). Her şey hakkında bir fikri vardı, her şeyi değiştirmeye ve geliştirmeye çalışıyordu. Daha sonra, önemli görevlerinde de aynı şeyi yaptı. Sanki içinde dinamit vardı, onu durdurmak mümkün değildi; her hafta yeni görevler ortaya çıkardı ve diğer meslektaşlarının da çalışmasını sağladı. Geçenlerde bana yeni bir görev teklif ettiğinde, utanmış bir şekilde ona şöyle dedim: “János, Tanrı aşkına, neredeyse 70 yaşındayız, ne zaman biraz duracağız?”

Dördüncü Kelimem: Çok Seslilik. Sıkı diplomatik çalışmalarının yanı sıra araştırdı, yazdı, öğretti, ders verdi, entelektüel atölyeler kurdu, arkadaş toplulukları oluşturdu ve yönetti, sanatsal yaşamı organize etti, yetenekleri besledi, insanları eğitti. Sanki iki hayatı vardı. Tüm bunları ancak çok az uyuyarak yapabildiğini biliyorum.

Beşinci Kelimem: İletişim (Kişisel Gelişim). Çok az insan, János’un başlangıçta kendisini hem sözlü hem de yazılı olarak çok iyi ifade edemediğini bilir. Sonra bir şeyler oldu ve János kelimenin tam anlamıyla bir kalem erbabına dönüştü. Son yıllarda, tarihi makalelerini yayınlanmadan önce yorumlamam için bana gönderirdi ve ben de onun başardıklarını giderek artan bir hayret ve hayranlıkla izlerdim. Onu aynı zamanda bir diplomat olarak da gözlemledim: İletişimin ve etkinliğin öncelikle kelimelere bağlı olmadığının canlı bir örneği olarak harikaydı. János tüm varlığıyla iletişim kuruyordu, çoğu insan (diplomatların yanı sıra bayanların çoğunluğu) üzerinde temel bir etkisi vardı. Bu yüzden bu kadar çok şey başarabildi. Ankara’da büyükelçi olarak görev yaptığı kısa süre zarfında Türk-Macar bilimsel ilişkilerini geliştirmek için seleflerinin toplamından daha fazlasını yaptı.

Altıncı Kelimem: Eğitim. János, Pécs’te genç bir öğretmen olarak görev yapmaya başlamıştı. Sanırım Tanrı onu gerçekten de bir üniversite profesörü yaptı. Asıl rolü oynayan, konu hakkındaki engin bilgisi ve inanılmaz hafızası değil, ondan yayılan ve ona yaklaşan her öğrenciyi büyüleyen kişisel cazibesiydi. Onları, hiçbir şeyin tarihten daha önemli olmadığına inandırmak gibi nadir bir yeteneği vardı. Öğrenime ayırdığı süreye hiç üzülmezdi. Hatta kendi deyimiyle “okunması gerekenleri” ilk elden tanıyabilmeleri için en iyi öğrencileri ile özel ilgilenirdi.

Yedinci Kelimem: Hizmet. Elbette herkes gibi János’un da kişisel hırsları vardı. 50 yıllık dostluğumuzdan yola çıkarak söyleyebilirim ki, tanıdığım çok az kamusal figür hizmet ahlakıyla bu kadar dolu olmuştur. Onun çok sesli hareket tarzı, “aslanı bana ver” ilkesinden değil, daha iyi bir Macaristan yaratmak için yapılacak çok ama çok şeyin olduğu alanlarda ne kadar az sayıda kendini adamış yetenekli insanın hareket ettiğini görmesinden/görmeye ihtiyaç duymasından kaynaklanıyordu.

Sekizinci Kelimem: (Akıllı) Vatanseverlik. Son zamanlarda, János ve ben sık sık acı bir şekilde gözlemledik: Muhtemelen bizim neslimizle birlikte, vatana ve Macar tarihine gösterişsiz sadakati hava gibi olan Macar türü yok olacak. Onsuz hemen boğuluruz. Bu sadakat, Zigetvar ve Mohaç’taki araştırmalara ilham verip organize ettiğinde ya da Zigetvar Anma Yılı’nda, Zigetvar ile Türkler arasında arabuluculuk yaptığında da ona rehberlik etti. Bu konularda gerçekten de Petőfi’nin deyimiyle “Miklós Zrínyi’nin torunuymuş” gibi davrandı. Ve bu sadakat, günlük angarya işlerinin yanı sıra, temas halinde olduğu ülkeleri ve (çoğunlukla Türk) halkları sürekli araştırıp analiz ederken de ona rehberlik etti. Çünkü kendini onlara sevdirmenin tek yolunun onları tanımak ve anlamak olduğunu biliyordu. János, dünyanın her yerinde Macarların en iyi yüzünü gösterdi.

Dokuzuncu Kelimem: Türkiye Sevgisi. Türkiye ile ilişkilerimiz iyi bir başlangıç yapmadı: Ağustos 1976’da İstanbul’da Bayezid Camii’nin önündeki meydanda iki dolandırıcı János’un 100 Alman markını çalarak geçimimizi ciddi şekilde tehlikeye attı. Ama bunu atlattık ve on yıllar boyunca János, Türklüğe karşı derin bir yakınlık geliştirdi. İtirazlara rağmen, Türk dünyasıyla ilişkilerin önemine derinden inanıyor ve bu ilişkileri geliştirmek için var gücüyle çalışıyordu. Bunları, Macaristan’ın dünyadaki konumunu dengelemek için vazgeçilmez olarak görüyordu.

Onuncu Kelimem: Başkalaşım. Tüm kişisel sorunlarına rağmen, 68 yaşındaki János hala hayata hazırdı. En az 20 yıllık planları vardı, evlenmek üzereydi, çok şey yazmak ve gerçekleştirmek istiyordu. Bunun yerine başkalaşım geçirdi. Sonsuz yaşama geçişinin, tarihi bir Macar-Türk olayı olan Nándorfehérvár zaferini anmak için resmi kilise tatili haline getirilen, Hz. İsa’nın Başkalaşımı günü olan 6 Ağustos’ta gerçekleşmiş olmasının ürkütücü derecede mistik bir yanı var. Dünyadaki yaşamı ne kadar sevmiş olursa olsun, János muhtemelen şimdi Havari Petrus’un Tabor Dağı’nda söylediği şeyi söylüyor: “Tanrım, burada olmak benim için iyi”. Ama biz sadece şu cevabı verebiliriz: “Tanrım, János olmadan burada olmak bizim için kötü”. Geride kocaman bir kara delik kaldı ve biz onsuz nerede olacağımızı henüz bilmiyoruz ve bu başkalaşımın neden bu kadar çabuk gerçekleşmesi gerektiğini anlamıyoruz. Ama biz kimiz ki Tanrı’yı sorgulayalım? Fiat voluntas tua! (Senin isteğin gerçekleşecek!) Ama ağlayabiliriz. İlk çalışma yeri olan Tarih Enstitüsü’nde ve son çalışma yeri olan Károli Gáspár Reform Kilisesi Üniversitesi’nde ona kederle veda etmekte özgürüz. János, huzur içinde yat!

Budapeşte, Farkasréti Mezarlığı, 9 Ekim 2023″

Kaynak: https://fodorpal.abtk.hu/ (Çeviri: Hungarolog Onur Şahin)